İmâm-ı A’zam’ın büyüklüğünü çekemeyenler,
onun Peygamber efendimizin sünnet-i seniyyesini bırakıp sâdece kendi
aklıyla ve kıyas yoluyla hareket ettiği dedikodusunu yayıyorlardı.
Söylenenler Peygamber efendimizin torunlarından Muhammed Bâkır
hazretlerinin kulağına ulaştı. Seyyid Muhammed Bâkır hazretleri İmâm-ı
A’zam’la görüştüğü zaman ona buyurdu ki: Sen, ceddim Resûlullah’ın
(sallallahü aleyhi ve sellem) dînini kıyasla değiştiriyormuşsun?
deyince, İmâm-ı A’zam: Allah korusun, böyle şey nasıl olur? Lâyık
olduğunuz makâma oturunuz benim size hürmetim var dedi. Bunun üzerine,
Muhammed Bâkır oturunca, İmâm-ı A’zam da onun önüne diz çöktü ve
aralarında şu konuşma geçti. İmâm-ı A’zam şöyle dedi: “Size üç suâlim
var, cevap lütfediniz?” Kadın mı daha zayıftır, erkek mi? diye sordu. O
da, kadın daha zayıf dedi. Kadının mirâsda hissesi kaç? Erkek iki hisse,
kadın ise bir hisse alır, deyince; Bu, ceddin Resûlullah’ın (sallallahü
aleyhi ve sellem) kavli değil mi? Eğer ben bozmuş olsaydım, erkeğin
hissesini bir, kadınınkini iki yapardım. Fakat ben kıyas yapmıyorum,
nassla (âyet ve hadîs ile) amel ediyorum.
İkincisi: Namaz mı daha fazîletli, yoksa
oruç mu? Namaz daha fazîletli, diye cevap verdi. Eğer ben ceddinin
dînini kıyasla değiştirseydim, kadın hayızdan temizlendikten sonra,
namazını kazâ etmesini söylerdim. Orucu kazâ ettirmezdim.Fakat ben
kıyasla böyle bir şey yapmıyorum.
Üçüncüsü: Bevil mi daha pis, yoksa meni
mi? Bevil daha pisdir diye cevap verdi. Eğer ben ceddinin dînini kıyasla
değiştirseydim bevilden sonra gusül, meniden sonra abdest alınmasını
bildirirdim. Fakat ben hadîse aykırı rey kullanarak, kıyas yaparak
Resûlullah efendimizin dînini değiştirmekten Allahü teâlâya sığınırım.
Böyle şeyden beniAllah korusun dedi. Nass (Kitapdan ve sünnetden delil)
olan yerde kıyas yapmadığını, delili bulunmayan meseleleri, delili
bulunan meselelere benzeterek kıyas yaptığını söyleyince, Muhammed Bâkır
onu kucaklayıp alnından öptü.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder