16.05.2011

İbrahim bin Ethem hz. Nasihatler

Hatırlanacağı üzere büyük veli İbrahim Ethem'e gelen bir genç, halinden şikâyette bulunarak:

-Efendim, der nefsimden şikâyetçiyim, istemediğim halde beni günaha zorluyor, nasihatte bulunsanız da birazcık olsun günaha yönelme duygusundan uzaklaştırsanız beni!.

Genci düşündürmek isteyen İbrahim Ethem der ki:

- Günaha girme şartlarını öğrenmen yeterli olur senin için.. Genç adam şaşırır:

-Ne demek günaha girme şartlarını öğrenmem? Günaha girmenin şartları da mı var? Şartları yerine getirilince günaha girilir mi? İbrahim Ethem :

- Elbette der, yeter ki sen günaha girme şartlarını öğren.. Genç iyice heyecanlanır:

-Neymiş günaha girmenin şartları? Öğrenelim da o şartları yerine getirince girelim günaha öyleyse, der.

İbrahim Ethem de sayar günaha girmenin ilk üç şartını.

- Önce der,içinde günaha yönelme duygusu başlayınca iyice bir düşün; kendisine karşı günah işleyeceğin Zat'ın sana verdiği rızkı da yememeye karar ver! Ondan sonra O'na karşı günaha niyetlen!. Genç düşünmeye başlar:

-'Bu mümkün mü?' der. Ben Allah'ın ihsan ettiği rızkı yemeden nasıl yaşayacağım? Açlıktan ölürüm!

-Öyleyse, der İbrahim Ethem, hem verdiği rızkı yiyeceksin hem de rızkını yediğin Zat'a karşı günah işlemekten utanmayacaksın, buna akıl ve vicdan razı olur mu?

Genç başını sallayarak söylenir:

- Ben aç yaşayamam, bu şartı yerine getirmem mümkün değil. Sen ikinci şartı söyle. İbrahim Ethem de söyler:

- İşleyeceğin günahı O'nun mülkünden dışarıya çık da orada işle!.. Genç adam:

-Bu da mümkün değil, der. Her yer O'nun mülküdür. Dışarısı yoktur ki, oraya gideyim de günah işledikten sonra dönüp geleyim...

İbrahim Ethem de:

-Öyle ise der, hem verdiği rızkı yiyeceksin, hem mülkünde oturacaksın, hem de O'na karşı isyan etmekten çekinmeyeceksin, utanma duygusunu yitirmeyen bir gence yakışır mı bu?

Genç sabırsızlanır:

-Sen der, üçüncü şartı söyle de, bir de ona bakalım. O da söyler:

- İçinde günah arzusu kıpırdayınca hemen O'nun görmediği bir yere gitmeyi düşün, günahı görmediği bir yerde işlemeye karar ver. Genç adam omuzlarını silker:

-Bu der, öteki şartlardan daha imkânsız .O'nun görmediği bir yer var mı ki gidip günahı orada işleyeyim de sonra dönüp geleyim.

Büyük veli sözlerini şöyle bağlar:

- Öyle ise der benim mert kardeşim,hem verdiği rızkı yemeden yaşayamayacaksın, hem mülkünden dışarıya çıkamayacaksın, hem de görmediği bir yer bulamayacaksın, bütün bunlara rağmen yine de O'na karşı günah işleyip isyan etmekten geri durmayacaksın,akıllı ve insaflı bir gence yakışır mı böylesine saygısızlık ve sadakatsizlik?

Genç adam daha fazla dayanamaz, iki elini birden yukarı kaldırarak bağırmaya başlar:

-'Teslim oldum Efendim teslim!' der. Ben bu günah işleme şartlarının hiçbirini yerine getiremem. Öyle ise en doğrusu, günaha hiç yönelmemeli, böyle bir nankörlüğe hiç girmemeli, aklıma günah düşüncesi gelince içimden feryat etmeli ve demeliyim ki:

-Ey nankör nefis, utanmıyor musun, verdiği rızkı yediğin, mülkünde oturduğun, görmediği yeri bulamadığın bir Zat'a karşı isyan bayrağı çekip de günaha yönelmeye?

Genç sözünü şöyle bağlar:

-Vazgeçiyorum nefsimin pompaladığı günah niyetinden, isyan ve itaatsizlik duygusundan, tövbe ediyorum tüm günahlarıma, tövbe estağfirullah, hem de binlerce defa estağfirullah!.

-Ne dersiniz? Bu şartlar bizim için de geçerli mi? Biz de O'nun verdiği rızkı yiyor, mülkünde oturuyor, görmediği yer bulamıyor muyuz? Öyle ise biz de bu genç gibi içimizden gelen bir istekle aynı şeyi söyleyelim mi? Evet,diyorsanız buyurun öyle ise: Tövbe estağfirullah, bilerek bilmeyerek yaptığımız tüm yanlışlarımıza tövbe estağfirullah!Rabbimiz bizi bağışla

Sünnet-i Şerif Ve Hadis İnkarcılarına Duyurulur

 "Bununla beraber Allah ve Resulü bir işe hükmettiği zaman, gerek mümin bir erkek ve gerekse mümin bir kadın için, o işlerinde baş...