13.10.2011

Muta Nikahı (!)

1832- Feyziye Fetvalarından: "Muvakkat nikâh sahih olmaz" (H.Ec. 1/33)


Açıklama: Nikâh, evlenen çiftlerin birbiri ile devamlı geçinme ümidi ile yaptıkları şer'i bir akittir. Ayrılma zamanı peşinen tespit edilip, sonra yapılacak muvakkat evliliğin metres hayatından öte bir mânâsı yoktur. Bu sahte nikâhla bir araya gelen kimseler, ahiret hayatında zinadan suçlu olarak azaba uğrayacaklardır

Cin Taifesi ile Alakalı Bir Kısım Sorular

 - Soru: Şeytan (aleyhilla'ne) bütün ibadetleri yaptığı halde Allah'a (cc) hamd ve şükrünün bulunmaması; tardına sebep gösterilmektedir. Bunun ne derece doğru olduğunu açıklayınız?
Cevap: Şeytanın rahmet-i ilâhiden kovulmasına ve lanetlenmesine, onun Hz. Adem'in önünde kibre kapılıp, saygı göstermemesi sebep olmuştur. 

 - Soru: Cincilik yapmak, yaptırmak doğru mudur? Cinleri toplayıp dağıtan ve gaybı bilen hoca var mıdır?
Cevap: Bu gibi işlerle meşgul olmak ve yaptırmak asla doğru değildir. Gaybı Allah'tan (cc) başkasının bilmesi düşünülemez.
2270 - Soru: Yıldıznâme denilen kitap doğru (güvenilecek) bir kitap mıdır?
Cevap: Değildir. O, haddizatında kitap değil, nushacıların sanat icra ettikleri fal bakmayı andıran bir şeydir. Rabbimizin inzal buyurduğu Kur'an-ı Kerim yasakladığı halde, "Yıldızname"ye bel bağlamak abes olur.
2271 - Soru: Fal açmak ve açtırmak günahtır. Fakat açılan falda sonuç olarak söylenen söz doğru mudur?
Cevap: Falın başlangıcı da sonucu da yanlış olduğu için yasaklanmıştır. Fal, yuvarlak lâf ve değişik ihtimalleri kuşatan bir oyunbazlıktır.
2272 Soru: Mecnun kime denir?
Cevap: Tıbbi yönden meseleye bakılacak olursa, akli dengesi yerinde olmayana denilmektedir. Akıl ve hikmet yönünden meselenin üzerine eğilecek olursak, Allah'ın (cc) emrini dinlemeyen kimseye "mecnun" adı verilir. Adamın biri Peygamber (sav) Efendimiz'e uğramış ve "Ey Allah'ın Resulü, şu kimse mecnundur" demişti. Akılları tenvir ve zihinleri tathir eden Peygamber (sav) Efendimiz şu cevabı verdi: "Mecnun, Allah'a isyanda devam eden kimsedir. (Bu gibi hastaya) Musab deyiniz."
2273 - Soru: Peygamber (sav) Efendimiz'e cinlerden iman eden olmuş mudur?
Cevap: Evet, olmuştur. Nasibin cinlerinden bir heyet Batn-ı Nahle'ye uğramışlardı. Orada iken Peygamber (sav) Efendimizin okuduğu Kur'an-ı Kerim ayetlerini dinlediler ve iman ettiler.
2274 - Soru: Cinlerin yiyecekleri nelerdir?
Cevap: Besmele ile kesilmiş hayvanların kemikleri cinlerin yiyeceğidir. Peygamber (sav) Efendimiz bu hususu açıklayan bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmaktadır: "Tezekle ve kemikle taharet almayın. Çünkü bunlar, cinlerden kardeşlerinizin azığıdır" Cin taifesi, Peygamber (sav) Efendimiz'in duası ve mucizeleri sebebiyle, kemiği, üzerindeki eti ile; tezeği de arpa ve saman şeklinde görmekte ve ondan açlıklarını gidermektedirler.
2275 - Soru: Cinlerle insanlar arasında evlilik olabilir mi?
Cevap: İki tarafın rızasına ve icap ile kabul esasına dayalı bir nikâh akdi ile cin ve insan arasında evlilik cereyan edemez. Bir cinnin insana saldırması ve onu aldatması akla gelebilir. Tecavüzün vukuu, aralarında evliliğin meşru olduğunun delili olarak gösterilemez. Gerek sevgi, gerekse yiyip içmek yönünden insanlar ile cin arasında uyuşmazlık mevcuttur. Bu ayrılıklar sevginin doğmasına, evliliğin tesisine ve hele devamına mani bulunmaktadır.
2276 - Soru: Cinlerde ölüm var mıdır?
Cevap: Evet, ömürleri dolunca onlar ölürler. Peygamber (sav) bir dualarında, Cenab-ı Hakk'a şöyle niyaz etmişlerdir: "Sen öyle bir Hayy'sin ki asla ölmezsin, halbuki cin ve insanlar ölürler."
2277 - Soru: Halk arasında 'Cin başka, şeytan başka' diye bir söz vardır. Bunun doğruluk derecesi nedir?
Cevap: Cin ile şeytan, yaratıldıkları madde itibariyle birbirinden ayrı birer varlık değildirler. Aralarındaki ayrılık sadece iman edip etmemeleri itibariyle olmaktadır.
2278 - Soru: Cinler, inanç yönünden insanlarda olduğu gibi birçok sınıflara ayrılmakta mıdır?
Cevap: Evet, cinler önce iman etmiş olmak veya kâfir olarak kalmak yönünden ikiye ayrılmaktadırlar. Kâfir olanlarının müşrik olanları bulunduğu gibi, İsevi ve Musevi olanları da vardır. Peygamber (sav) Efendimize iman eden Nasibin cinleri Yahudi idi. Onların iman edenlerinin ehl-i sünnet mezhebinden olanları bulunduğu gibi, bid'at ehlinden olanları da mevcuttur. Bir mezhebi taklit edenlerin Hanefisi, Maliki olanı, Hanbeli ve Şafii mezhebinden bulunanı vardır.
2279 - Soru: Cinlerde ibadetle mükellefiyet var mıdır?
Cevap: Sure-i Zâriyat'ın 56. Ayet-i Kerimesi, onlarda mükellefiyetin bulunduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Cenab-ı Hak, bahsi geçen Ayet-i Kerimede, "Ben cinleri de insanları da ancak bana kulluk etsinler diye yarattım" buyurmaktadır.
2280 - Soru: Cinlerde Allah'a (cc) karşı sorumluluk var mıdır?
Cevap: Mükellefiyet olunca sorumluluğun olacağı tabiidir. Cenab-ı Hakk bir Ayet-i Kerimede bunu şöyle açıklığa kavuşturmaktadır: "Ey cin ve insan cemaati, içinizden size ayetlerimi nakleden, bu gününüzün gelip çatacağını inzar ile haber verir peygamberler gelmedi mi size?"
2281 - Soru: Cinler cennete girecekler mi?
Cevap: Abdü'l-Vehhab Şarani Hazretleri, Rahman Suresi'nin 56. Ayet-i Kerimesi ile delil getirerek, onların cennete gireceklerini ifade etmektedir.
2282 - Soru: Cinler hakkında geniş bilgi verir misiniz?
Cevap: Bu hususla ilgili malumatı İslâmi eserlerden naklen aşağıya alıyorum:
  "Cin" lâfzı ile çok kere insan karşılığı bir varlık kastedilir. Bu kelimenin müfredi "Cinni"dir. Frenklerin "Genie", Lâtinlerin "Genius" dedikleri de budur. (Hak Dini Kur'an Dili c. 7, s. 5381)
  Kur'an-ı Kerim tetkik olunduğu zaman, cinnin yalın bir ateşten hem de çok zehirli bir ateşten yaratıldığı görülmektedir. "Ateşten yaratılmış, muhtelif şekillere girebilen cism-i lâtif" diye tarif edilen cin, bir Hadis-i Şerifte şöyle açıklanmaktadır: "Melekler, nurdan; cinler, dumanı kesilmiş yalın bir ateşten yaratıldı. Adem (aleyhisselâm) ise, size vasf olunan (toprak)dan yaratıldı."
  Ateş üç şeyi bünyesinde toplamıştır: Nur, duman ve alev. Nurun ışığı, dumanın karartısı, alevin de zarar verici bir hali vardır. Ateşten yaratılan cin, mahiyetindeki hususiyetlere göre, iman ve salâha; küfür ve dalâlete müsait bulunmaktadır. Bu itibarla cin taifesinden mü'min olan da vardır, kâfir olan da bulunmaktadır. Onların salihleri de, kötüleri de mevcuttur.
  Cinnin yaratıldığı zamana açıklık getiren bir Ayet-i Kerimede şöyle buyurulmaktadır: "Andolsun ki biz, insanı kuru bir çamurdan suretlenmiş bir balçıktan yarattık; cânnı da daha önce çok zehirli bir ateşten halk ettik."
  Cinlerin mahiyetleri cism-i lâtif olduğu için Peygamberler ve velilerden başkası cinleri yaratıldıkları surette göremezler.
  Gerek cinlerde gerekse şeytanlarda yiyip içme vardır. Bu hususu sahih hadisler ortaya koymaktadır. Peygamber (sav) Efendimiz buyuruyorlar ki: "Şeytan, hiç şüphesiz, sol eli ile yer, sol eli ile içer." Şeytan, besmele çekmeden yemeğe oturanların sofrasına sokulur ve onlarla birlikte yemeğe başlar.
  Peygamber (sav) Efendimiz'e iman etmek üzere gelen Nasibin cinleri, Resul-i Ekrem (sav)'den yiyecek bir şeyin tahsisini niyaz etmişlerdi. Bu hususu açıklayan bir Hadis-i Şerifte şöyle buyurulmaktadır. "Ben, cinlerin kemik ve tezeğe uğradığında onlar üzerine yiyecek bulmaları için Allah'a dua etmiştim.", "Tezek ve kemikle taharet almayın. Çünkü bunlar, cinlerden kardeşlerinizin azığıdır."
  Cinlerde evlenme ve çoğalma vardır. Onların cism-i lâtif olmaları, üremelerine engel değildir.





Mehmet Emre Hoca Efendi Fetvaları

Sünnet-i Şerif Ve Hadis İnkarcılarına Duyurulur

 "Bununla beraber Allah ve Resulü bir işe hükmettiği zaman, gerek mümin bir erkek ve gerekse mümin bir kadın için, o işlerinde baş...