İbn Ömer’den (r.a)
nakledildiğine göre o şöyle demiştir: Allah Rasülü (s.a.v) (bir defasında)
omuzumdan tuttu ve şöyle buyurdu:
“Dünyada sanki bir yabancı (garib) veya yolcu
imişsin gibi ol. ” İbn Ömer (r.a) şöyle derdi:
“Akşama ulaşırsan
sabahı bekleme. Sabaha çıkarsan akşamı bekleme. Sağlığından hastalığın için,
hayatından ölümün için (hisse-pay) al”.[219]
Efendimiz’in
(s.a.v), ”Dünyada sanki bir yabancı veya
yolcu imişsin gibi ol” ifadesi: Ona sıkı sıkıya bağlanma. Onu vatan edinme.
Kendi kendine orada ebediyyen kalacakmış gibi düşünme. Dünyaya, kendi vatanında
olmayan ve hemen ailesine kavuşmak isteyen yabancı bir kimsenin bağlandığı
gibi bağlan. İşte
Selman-ı Farisî’nin sözünün manası da budur. O şöyle demişti:
“Dostum (s.a.v)
bana dünyadan, bir binicinin azığı kadar almamı tavsiye buyurdu.”
Dünyaya kıymet
vermemekle alakalı şöyle bir şiir söylenmiştir:
“Kalıcılar binası
mı kurarsın? Eğer akledersen pek az burada kalırsın.
Göç kervanının ağaç
altında uğradığı kimseye ağacın gölgesi yeterlidir. ”
Yine dünyaya
verilecek değerle alakalı olarak şöyle denir:
”Bekası olmayan
yurtta bekayı arzularsın. Yer değiştirmeyen bir gölge hiç duydun mu sen.
”
Bir başkası da
şöyle der:
”Onunla hapsolundun
severken sen onu. Onda hapsolunmuşken nasıl seversin onu.
Avunup oynama
içinde bulunduğun bu evde. Ayrılır senden gafil olduğun bir günde.
Sana yemek yedirir,
ama ondan yediklerini. Yiyecek o da senden yakın zamanda. ”
Hadis-i şerifte
uzun emel sahibi olmamaya, tevbede acele davranmaya, ölüm için hazırlanmaya
delil vardır. Bir ameli varsa inşaallah desin. Allah Teâlâ şöyle buyurur:
“Allah’ın dilemesine bağlamadıkça (inşaallah
demedikçe) hiçbir şey için bunu yarım yapacağım deme. ”[220]
Efendimiz’in, “Sıhhatinden al” ifadesi: Onun bu emri
kişinin ameli salih işleme sureti ile sağlıklı olduğu vakitlerin kıymetini
bilmesi içindir. Zira bazı zamanlarda hastalık ve yaşlılıktan kaynaklanan bir
sebepten dolayı oruç tutmaya, namaz kılmaya ve benzerlerine gücü
yetmeyebilir.
Efendimiz’in”hayatından ölümün için” ifadesi:
Efendimiz (s.a.v), (ahıret için) azık hazırlamayı emretmiştir. Allah’ın (cc):
“Her bir kışi yarın için ne hazırladığına
baksın. ”[221]
ifadesi de bu manadadır. Kişı ölünceye kadar bunu önemsemez, ölünce de: “Rabbım, beni döndür de terkettiğim salih
amelleri yapayım.”[222]
der.
İmam Gazali, şöyle
der: “Adem oğlunun beraberindeki bedeni, kendisi ile iyi ameller işlediği, bir
ağ gibidir. Hayrı kazanır da ölürse o kendisine yeter. Bundan sonra artık ağa
ihtiyacı yoktur. Ki o ölümle kendisinden ayrılan bedendir. Şüphesiz insanın
ölmekle dünyaya olan hırsı kesilir. Kabir azığı olması sebebiyle nefs iyi
amelleri arzular. Şayet beraberinde iyi amel varsa yetinir. Eğer yoksa, dünyaya
azık olmak için dönmek ister. Bu istek ağın kendisinden alınışından sonra
olduğundan ona, heyhat, geçti denilir. Kişi devamlı bir şaşkınlık ve ağın
alınmasından önce azık alma hususundaki gevşekliğine pişmanlık içinde bocalar
durur. İşte bu sebeble Allah Rasülü (s.a.v) “Hayatından ölümün için al.” demiştir.
Yüce olan Allah’tan (c.c) başka hiçbir
güç ve kuvvet sahibi yoktur. ”[223]
-------------------------------------------------------------------------------:
[219] Buhari, Rikak 3 (nr. 6053); Tirmizi, Zühd 25; İbn Mâce,
Zühd 3.
[220] Kehf: 18/23.
[221] Haşr: 59/18.
[222] Müminûn: 23/99-100.
[223] İmam Nevevi, Kırk Hadis, Kahraman Yayınları:
167-169.