
Muaz b. Cebel’den (r.a) nakledildiğine göre o şöyle demiştir:
“Dedim ki:
“Ey Allah’ın Rasülü (s.a.v) beni cennete sokacak ve cehennemden uzaklaştıracak ameli söyler misin?” Efendimiz (s.a.v) cevaben buyurdu:
“Şüphesiz çok büyük bir şey istedin. (Senin istediğin) Allah’ın (c.c) kendisine kolaylaştırdıkları kimselere kolaydır. Allah’a ibadet edersin. Hiç bir surette ona şirk koşmazsın. Namazı dosdoğru kılarsın, zekâtı verirsin. Ramazan orucunu tutar, Kabe’yi haccedersin.” Sonra şöyle dedi:
“Sana hayır kapılarını göstereyim mi? Oruç kalkandır. Zekât (sadaka) suyun ateşi söndürdüğü gibi hataları söndürür (yok eder). Sonra şu âyetleri okudu, nihayet “Ya’melun” kelimesine kadar vardı:
“Onlar, yanları yataklarından kalkarak korkuyla, umutla Rablerine yalvarırlar ve kendilerine verdiğimiz rızıktan Allah yolunda harcarlar. Yaptıklarına karşılık olarak, onlar için nice sevindirici ve göz aydınlatıcı nimetler saklandığını hiç kimse bilemez.”[170] Sonra şöyle buyurdu:
“Sana işin başını, direğini ve en yüce noktasını bildireyim mi?" Dedim ki:
“Evet ey Allah’ın Rasülü.” O da:
“İşin başı İslâm’dır. Direği namazdır. En yüce noktası ise cihaddır.” Sonra devam ederek:
“Sana bütün bunların hepsine nasıl sahip olunacağını söyleyeyim mi?" buyurdu. Dedim ki:
“Evet ey Allah’ın Rasülü.” Dilini eliyle tuttu ve:
“Dilini tut ” buyurdu. Ben:
“Ey Allah’ın Rasülü, biz konuştuklarımızdan dolayı da hesaba çekilecek miyiz?” dedim.
Efendimiz bunun üzerine şöyle buyurdu:
“Ey Muaz, annen senin ölünü görsün, insanlar cehenneme yüzleri üstü veya (bir rivayete) göğüsleri üstü dillerinin işlediği kusurlardan başka bir şeyden mi düşüyorlar sanıyorsun.”[171] Tirmizi, bu hadisin hasen-sahih olduğunu söylemiştir.
Efendimiz’in (s.a.v), “En yüce noktası” ifadesi; en yükseği demektir. Bir şeyin elde edilmesi onun istenmesi demektir.
Efendimiz’in (s.a.v), “Annen senin ölünü görsün” ifadesi, annen seni kaybetsin demektir. Allah Rasülü (s.a.v) duanın hakiki manasını düşünmemiştir. Araplar arasında hitap esnasında böyle söyleme âdeti yaygındır. Dillerinin hasatları demek, ırzlarını tehlikeye düşürerek insanlara kötülük yapmak, laf getirip götürmek gibi kötülükleri işlemektir. Dilin kötülükleri, gıybet, koğuculuk, yalan, bühtan, küfür sözleri söylemek, başkasıyla alay etmek, sözünde durmamak gibi şeylerdir. Allah Teâlâ şöyle buyurur:
“Yapmayacağınızı söylemeniz, Allah katında şiddetli bir buğza sebep olur.”[172]
“Dedim ki:
“Ey Allah’ın Rasülü (s.a.v) beni cennete sokacak ve cehennemden uzaklaştıracak ameli söyler misin?” Efendimiz (s.a.v) cevaben buyurdu:
“Şüphesiz çok büyük bir şey istedin. (Senin istediğin) Allah’ın (c.c) kendisine kolaylaştırdıkları kimselere kolaydır. Allah’a ibadet edersin. Hiç bir surette ona şirk koşmazsın. Namazı dosdoğru kılarsın, zekâtı verirsin. Ramazan orucunu tutar, Kabe’yi haccedersin.” Sonra şöyle dedi:
“Sana hayır kapılarını göstereyim mi? Oruç kalkandır. Zekât (sadaka) suyun ateşi söndürdüğü gibi hataları söndürür (yok eder). Sonra şu âyetleri okudu, nihayet “Ya’melun” kelimesine kadar vardı:
“Onlar, yanları yataklarından kalkarak korkuyla, umutla Rablerine yalvarırlar ve kendilerine verdiğimiz rızıktan Allah yolunda harcarlar. Yaptıklarına karşılık olarak, onlar için nice sevindirici ve göz aydınlatıcı nimetler saklandığını hiç kimse bilemez.”[170] Sonra şöyle buyurdu:
“Sana işin başını, direğini ve en yüce noktasını bildireyim mi?" Dedim ki:
“Evet ey Allah’ın Rasülü.” O da:
“İşin başı İslâm’dır. Direği namazdır. En yüce noktası ise cihaddır.” Sonra devam ederek:
“Sana bütün bunların hepsine nasıl sahip olunacağını söyleyeyim mi?" buyurdu. Dedim ki:
“Evet ey Allah’ın Rasülü.” Dilini eliyle tuttu ve:
“Dilini tut ” buyurdu. Ben:
“Ey Allah’ın Rasülü, biz konuştuklarımızdan dolayı da hesaba çekilecek miyiz?” dedim.
Efendimiz bunun üzerine şöyle buyurdu:
“Ey Muaz, annen senin ölünü görsün, insanlar cehenneme yüzleri üstü veya (bir rivayete) göğüsleri üstü dillerinin işlediği kusurlardan başka bir şeyden mi düşüyorlar sanıyorsun.”[171] Tirmizi, bu hadisin hasen-sahih olduğunu söylemiştir.
Efendimiz’in (s.a.v), “En yüce noktası” ifadesi; en yükseği demektir. Bir şeyin elde edilmesi onun istenmesi demektir.
Efendimiz’in (s.a.v), “Annen senin ölünü görsün” ifadesi, annen seni kaybetsin demektir. Allah Rasülü (s.a.v) duanın hakiki manasını düşünmemiştir. Araplar arasında hitap esnasında böyle söyleme âdeti yaygındır. Dillerinin hasatları demek, ırzlarını tehlikeye düşürerek insanlara kötülük yapmak, laf getirip götürmek gibi kötülükleri işlemektir. Dilin kötülükleri, gıybet, koğuculuk, yalan, bühtan, küfür sözleri söylemek, başkasıyla alay etmek, sözünde durmamak gibi şeylerdir. Allah Teâlâ şöyle buyurur:
“Yapmayacağınızı söylemeniz, Allah katında şiddetli bir buğza sebep olur.”[172]
"KIRK HADİS TERCÜME VE ŞERHİ "
-----------------------------------------------------------------------
[170] Tirmizi, İman 8 (nr. 2616).
[171] Secde: 32/16, 17.
[172] Saff: 61/3. İmam Nevevi, Kırk Hadis, Kahraman Yayınları: 127-129
-----------------------------------------------------------------------
[170] Tirmizi, İman 8 (nr. 2616).
[171] Secde: 32/16, 17.
[172] Saff: 61/3. İmam Nevevi, Kırk Hadis, Kahraman Yayınları: 127-129
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder